Acının Rüyaları Beyaz

 

2012 Ekim’de Liman Yayınları tarafından basılmıştır.  98 şiir, 6 denemeden oluşmaktadır.

 

Kitaptaki şiirlerden bazılarını aşağıda bulabilirsiniz.

 

İMZALI ÖPÜŞ

yalnızlığımdan bir ada yaptım;
şimdi yalnızlığıyla bir adam…
dört yanı boşlukla çevrili
dört başı mamur bir karanlık
içe çekilirken bir izmaritin
yakabildiği kadar aydınlık……..

 

yalnızlığımdan bir ada yaptım;
şimdi yalnızlığıyla bir adak…
körelmiş hançerin ucuna dayalı kaçak
biçare gülüşleri
yağmalıyor taze düşleri
aranıyor imzalı öpüşleri
köşe bucak.

 

PULSUZ MEKTUP

uçurumlar var artık aramızda sevgilim,
birbirimizden kaç gök uzaktayız biliyor musun
kaç göz odamız ıssız şimdi, ıslak, terk edilmiş
kaç göç hayatımız uykuda şimdi yorgun, ertelenmiş

sen bende aşk gibi bir gerçeğe soyundun
ben sende ayrılık gibi bir gerçeğe giyindim

bu ikisinin arasında olanlar;
bir masal, bir büyü, bir ilâhi
ama gerçek değildi!

 

kalbim
durmadan yağan bir yağmurun
yerleri kuruttuğunu gördü.
yol yol gezindiğin damarlarımı
ateşe verdim
dumanım senden
mahçup

kalbim;
yüreğine postaya verilmek üzere yazılmış
ama henüz allanıp pullanmamış
şekilsiz zarfından muzdarip, kırılgan
mektup…

 

ACI’YLA DİYALOG

dedim ki canım yanıyor
dedi ki kalbine acıyı öğret!

– acıdan kaçsam?
daha çabuk iyileşmez mi yaram…

– acı senin içinde,
peşinde değil ki!

– o zaman onu görmezden gelirim ben de!
– acı en çok onu bilmeyeni, ona saygı duymayanı yaralar.

– yani ona boyun mu eğmeliyim?
– hayır, varlığını kabullenmelisin…

– yani acının içine girmeliyim.
– hayır, acı, üstünden geçmeli…

– acıya kendini teslim etmek bu!
– hayır! acıya isyan etmek!

– acı üstümden geçince mi?
– acı üstünden geçerse, içinden akar.
yalnız ertelenen acılar kor yaralar açar.

– sen diyorsun ki Sezen dinlemekten korkma…
– çünkü korku acıyı olduğundan büyük gösterir insana.

– acıdan bile acınacak hale düşmek tek korkum
ve kalbim bu düşmana karşı koyan tek nefer!
– acına dost ol, düşman değil.
o ancak o zaman çeker gider…

dedi ki kal burada ve kalbini kurtar.
arkası sırf betonsa engel değil duvarlar.
acıya sabrı unuttur, huzuru başka yerde arasın.
gitmek isteyince de saygı duy, kapıların aralık kalsın.
acı vedaları sevmez, bırak sen uyurken gitsin.
ve sonra aşk kaldığı yerde(n) bitsin…

 

DETONE

kalbi detoneli bir şarkı
derin dekolteli bir sargıdır ihanet

özellikle yokluğunu sürerken duvarlara.
kalbim kör yazgı
dilinde acemi şarkıyken esaret

tutunabildiğim hasretindir koparıp duvarlardan.

 

SİZ
I
sen siz oldun
sensiz oldum

II
sensiz oldum
sen siz oldun

 

SUYUN HAFIZASI

açılır içimdeki yelkenliler
serin serin
lakin suyun hafızası
benimkinden daha derin

yüzme bilmiyor yosunlar
hep kayalara tutunuyorlar
dalgaların bunca alıp veremediği
nedir hiç bilmiyorlar

 

ACININ KALBİNDEN GEÇTİM

belkisi kalmamış bir ayrılık bu
yamalarından patlayan…

serseri sevdaya
ser seni;
ayrılık da bir aşk değil mi?

acının kalbinden geçtim bu gece,
tut ki andı beni ne olur?…

tut çek beni gözlerinden içeri
zehrim aksın bana kör baksın
bu ateşin üstünde yansın
en zemheri ayazın!

 

KALP YETMEZLİĞİ

sen beni
hiçbir şeyden vazgeçmeyecek kadar
sevdin…
ben seni
her şeyden vazgeçecek kadar.

yani kalp yetmezliğinden öldün bu aşkta…
– aşkı öldürmeye kalbin yetmedi o başka… –

bunu bir bilen
bir bilmeyene anlatmalı mı sonunda?

 

ağır da gelebilir bu bilgi sana
kendini bu kadar kaptırmışken iktidar savaşlarına…

kaçıncı cephe bu açtığın
kaçıncı kor yara
kalan sağlar mı senin
kaçan korkaklar mı

bunu bir bilen
bilmeyene anlatmalı sonunda…

 

bu sevmektir dedin aldırmadım
bazen susmaktı konuşmak
bunu bir sen anlamadın.
sustuğum kadar unuttun
unuttuğun kadar düştün…

bu rüyayı bir bilen
bir bilmeyene anlatmamalı asla!

 

S

aslım
sahtesini arıyor
orada suretim
sahnesini alıyor

esen bir eslik rüzgâr
es veriyor işgüzar

suratıma sürüklenen sükûnet
suruna
suskunluğun üflerken asalet
uğruna
sokuluyor kalbime
ihanet
sarkıyor sarmaş dolaş
şarkı yok içimdeki ayyaş
şüpheli
bir yabancı şimdi
sanki sakin sonlara sitemli…

 

NEFERTİTİ

kumsala bıraktım nefesimi
kör bir serçenin ciğerlerine doldum

takip etmeyin beni
takip etmeyin
etmeyin n’olur

avcının kurşunlarına tanık oldum.
– keşke kör olsaydım –
hayal ağlarına düştüm
balık ağlarına takılan acemi bir tekirin
rüyalarında yuttuğu solucan oldum

su beni bozdu
solumam durdu
bu aş mideme oturdu.
midem bulanmasın diye
gemileri durdurdum
gidenleri unuttum
mu
onlara hep mutluluğun anlamını sordum!
hep ama!

ama onların aynaları nefertiti
oyuncu, yalancı düzen onlara neverdiki
hep mağlup olduğunu bilen
ama hep galip çıkmış gibi yapan birinin
mutluluk tarifi
olsa olsa bir yapay diri
kumsala bıraktım nefesimi
kör bir serçenin ciğerlerine doldum.

çok iyi oldu.

 

MOLA

bu otobüsün son durağını bilmiyorum.
ben düşkuranlar durağında indim.
umutçarpanlar kahvesinde
demli bir tebessüm içtim.

yıllar, yollar önümdeymiş,
dursun…

çekilecek çilelerim,
alınacak, verilecek hesaplarım,
çaresizliklerim, yenilgilerim,
henüz kurulmamış cümlelerim
varmış…

dursun…

dursun bir saniye!

 

ÇİLEK REÇELİ

bilirsin ne çok severim çilek reçelini
oysa bu sabah kahvaltıda
yarama bandım ekmeğimi

kanayan yerlerinden patlasa da dikişlerim
kalp kırılır, ten içinde kalır
benden başka herkes sağır!

 

No Comments

Bir Cevap Yazın