Bildiğiniz üzere şiiri düz yazıdan ayıran en temel farklılık, şiirin kendi içerisindeki armonisi, sözcüklerin birbirleriyle olan (hani neredeyse melodik diyebileceğimiz) sihirli uyumudur.
Şarkı sözünü, şiire bu denli yakın kılan da şiirin bu armonik özelliğidir.
Öte yandan şarkı sözü ve şiir birbirinden çok ayrı türlerdir. Görünüşte birbirlerini andırsalar da her şarkı sözüne şiir, her şiire şarkı sözü diyemeyiz. Çünkü şarkı sözü, üzerine yazıldığı müziğin kalıplarına sıkı sıkıya bağlıdır. Öyle ki bir hece fazla yazmak istese kendini yazamaz ya da bir heceden sıkılsa, onu atmak istese, atamaz… Ayrıca derinlere inip kaybolmak, ummanlarda yüzmek çok az şarkı sözüne nasip olmuştur.
Öte yandan poetika, sınırsızlığı ve dizginlenemezliğiyle en kuytu caddelerinde izinsiz dolaşır insanın… Kalıplara sığmayışı yine de ölçüsüz olduğu anlamına gelmez. Her şiirin belli bir ölçüsü vardır. Ama bu şarkı sözündeki gibi matematiksel bir ölçü değildir.
Bu konuyla ilgili aslında sayfalarca yazılabilir. Fakat bu yazının esas konusu bu değil.
Şiirin akustiği olur mu? Armonisi olan her şeyin akustiği olur elbet, neden olmasın. Fakat benim burada bahsedeceğim “akustik” daha farklı. Akustik Şiirler isimli bir kitap yayınlandı geçtiğimiz günlerde. Akustik, çünkü kitaptaki şiirleri yazanlar bugüne kadar enstrümanlarından başka kalem tanımayan müzisyenler… Bu kez şarkılarıyla değil şiirleriyle ortak bir projede buluştular. Kitaptaki şiirlerden bazıları önceden şarkılaşmıştı. Bazıları ise şiir olarak yazıldı ve bu kitaba kadar hiç yayınlanmadı. Tam 46 müzisyen, 46 şiir… Aşağıdaki fotoğrafa tıklayarak kitapta şiirleri bulunan müzisyenleri görebilirsiniz.
Müzisyenleri şiirleri ile bir kitapta toplama fikri edebiyat ve müzik tarihinde bir ilk teşkil ediyor… Şiirin içindeki müziği ya da müziğin içindeki şiiri fark edip, bu ikisini biraraya getirebilecek bir proje olmalı diye düşünen, bu düşündüğünü hayata geçirmek için canla başla çalışan kişi aynı zamanda şair ve müzik yazarı arkadaşım Kadri Karahan. Kitabın telif geliri ise genç yaşta kaybettiğimiz müzisyen Serhan Şeşen için kurulan müzik, felsefe ve yaşama saygı derneğine bağışlanacak.
Kitabın Bronx’ta gerçekleştirilen tanıtım gecesine çok sayıda müzisyen ve şair davetliydi. Kitaba şiirlerini vermiş olan değerli müzisyenler sahnede şarkılar söyleyip, şiirler okurken onları alkışlayanlar arasında şairler de vardı.
Bir şair nasıl ki bir müzisyen kadar iyi şarkı besteleyemezse, bir müzisyen de bir şair kadar iyi şiir yazamaz. (Şair aynı zamanda müzisyen ya da müzisyen aynı zamanda şair olmadığı sürece… )Müzisyen, aslında şairin kelimelerle yaptığını notalarla yapan kişidir. Bu yüzden şairin dilini en iyi müzisyen; müzisyenin dilini de en iyi şair anlar diye düşünmüşümdür hep. Ve yine bu yüzden bu ikisinin çok yakın arkadaş olabileceğini hissederim. Akustik Şiirler’in tanıtım gecesinde bu arkadaşlığı görünce bir tebessüm oluştu yüzümde ister istemez. İyi ki yaptın Kadri, iyi ki!…
No Comments